


Yaklaşık 10 gündür Londra'dayım, ama buradan da restorana yetişiyorum...En azından restoran için birşeyler yapıyorum hergün...Peki dün Meditrina için ne yaptın diye soracak olursanız söyleyeyim. Londra'nın en iyi Italyan restoranlarından birine gittim. Istanbul'dan iş için gelen sevgili arkadaşımız Esen'i Signor Sassi'ye götürdük...Signor Sassi eşim Ercan'ın favori İtalyan lokantası, zira kimin yolu Londra'ya düşse, onu mutlaka Signor Sassi'ye götürür, çünkü bilir ki hangi yemeği seçerse seçsin, gerçek bir şölen havası yaşanır...
Signor Sassi'de neler yeyip içtiğimize geçmeden önce bu harika restoran hakkında biraz ön bilgi vereyim. Londra'nın en havalı yerlerinden Knightsbridge'de oldukça merkezi bir noktada olan restoran 1984 yılında açılmış. Menüsü 'klasik', bildik Italyan lezzetlerinden oluşuyor, carpaccio'lar, kalamar kızartma, penne arrabiata, linguine vongole, deniz mahsüllü makarnalar...Londra standartlarında geniş sayılabilecek bir menüsü var...Zagat 30 puan üzerinden yaptığı değerlendirmede yemeğe 23, dekorasyona 18, servise 23 verdikten sonra ortalama hesap için 41 pound demiş...
Gelelim dün geceye...Esen'le Harvey Nichols'ın önünde buluşup yürüyerek restorana vardığımızda içerisinin çok kalabalık olduğunu gördük, Salı günü olmasına rağmen tek bir boş masa yoktu...Ben Londra'daki iyi restoranlara asla rezervasyonsuz gidilmediğini bildiğimden rezervasyon yaptırmıştım. Kapıda sevimli genç bir Italyan hanımefendi bizi biraz bekleteceğini söylediğinde korktum, çünkü geçen sefer yine rezervasyonlugeldiğimiz halde 45 dakika üst katta beklemiştik. O sırada kapının girişindeki dar holdeki duvarlardan birinde duvara çakılı bir kaç metal plaka dikkatimi çekti...Birinde 'Çok yaşa Çarmıklı, seni çok seviyoruz' yazılıydı. Anlaşılan Çarmıklı'lardan biri buranın hatırlı müşterilerinden biri dedik ve dememize kalmadan içeri buyur edildik...Birbiriyle bağlantılı iki salondan birinin köşesindeki masalardan birine oturtulduk...Oturmamızla birlikte hemen bir komi-garson bizimle ilgilendi, menuleri verdi, tereyağı, zeytin, ekmek servisi yaptı. Menüler şıklıktan uzak, oldukça basit bir formata sahipti.. Sayfaları naylon kaplanmıştı ve sanırım yıllardır değişmemişti...
Biz seçimlerimizi yapmaya çalışırken çalışırken 'esas' garsonumuz yanımızda belirdi. Başlangıç olarak bir kalamar, bir melanzane söyledik. Ben limon soslu dana eskalop, Ercan deniz mahsüllü linguine, Esen de kuşkonmazlı tortelli ısmarladı. Şarap seçimini ise ben yaptım. Listeden 35 pound'luk bir Amarone della Valpolicella 2002 söyledim. Şarap benim için biraz hayal kırıklığı oldu, Meditrina'nın listesinde yer alan Amarone'nin yanında sönük kaldı açıkçası...Burukluğu fazla, tanen yapısı zayıf bir şaraptı. Ama yemekler geldiğinde yaşadığım hayal kırıklığını çoktan unutmuştum bile...Yemeklerimizi masaya 50'li yaşları geride bırakmış, kendinden emin, yine Italyan olan metro d'hotel servis etti. Melanzane nefis, kalamar olağanüstüydü. Hatta bu tadı kafama kazıyıp Istanbul'a döndiğimde bizim kalamarları tadarak bir karşılatırma yapmalıyım diye de kendime not çıkardım. Altın sarısı kızartılmış, dışı gevrek, içi yumuşacıktı. Melanzane güveçte geldi. Patlıcan tam kıvamında pişmiş, lezzeti yerindeydi, domates sosu ise çok başarılıydı...Ana yemek konusunda da iyi bir seçim yapmış olduğum için fazlasıyla mutluydum. Limon sosu ile servis edilen incecik, bembeyaz süt dananın lezzetini tarif etmem çok zor. Niye Türkiye'de bu kalite ve lezzette süt dana bulamıyoruz diye hayıflandım. Ercan'nın deniz mahsüllü linguinesi de hem göze hem damağa hitap ediyordu. Normalde çok iştahlı olmayan Esen de neredeyse tabağındaki herşeyi bitirdiğine göre epey beğenmiş olmalıydı ev yapımı tortelli'yi...Tatlıya pek yer kalmadığı için Ercan'ın ısmarladığı mango sorbet'yi tatmakla yetindim. Harikaydı. Yediğimiz herşey ortalamanın çok çok üzerindeydi... Hepimiz çok ağırlaşmış olmamıza rağmen, bu durumdan hiç şikayetçi değildik. Hesap 158 pound geldi...Düşünüyorum da, bu restoranda eleştireceğim tek şey akustik, içerisi çok gürültülüydü ve masada birbirimizi duymak için efor sarf etmemiz gerekiyordu. Bazılarına göre bu da tipik bir Italyan restoranının özelliği ve hatta güzelliği, çünkü bir yandan da havada keyifli bir enerji dolaştığını hissediyorsunuz. Menünün klasik olması, neredeyse hiç değiştirilmemesini ise eleştirmiyorum, çünkü Signor Sassi'nin marka özü de bu... Geleneksel, yalın, muhteşem lezzetler...Ben notlarımı 10 üzerinden vereceğim...Yemek 9, Dekor 7, Servis 9, Hesap 7, Lokasyon 9.
Signor Sassi
14 Knightsbridge Green
London SW1X 7QL
Tel: 020 7589 35 86